2008 - 31 Nisan - 129 yıllık Maliye Teftiş Kurulu kapatılmamalıdır - Milliyet Gazetesi, Nuri DEĞER / E. Maliye Başmüfettişi
1876 yılında Anayasa'nın kabulünden sonra, başlatılan "Umuru Maliye'nin Tanzim ve İslahı" çalışmaları kapsamında, devlete ait tüm mali işlerin doğrudan doğruya Maliye Bakanı'na bağlı yetkili bir kurul tarafından denetlenmek amacıyla 26 Ağustos 1979 yılında yürürlüğe konulan bir nizamname ile Maliye Teftiş Kurulu kurulmuştur.
Maliye Teftiş Kurulu kuruluşu sırasında, Osmanlı devlet idaresi içerisinde yer alan ilk ve tek denetim birimidir. Osmanlı İmparatorluğu'ndan Cumhuriyetimiz'e devredilen ender kuruluşlardandır. Bazı araştırmacılara göre, Maliye Teftiş Kurulu, Fatih Sultan Mehmet zamanında kurulmuştur.(1)
Maliye Teftiş Kurulu, Türk devlet yönetiminde kanun, kararname, tüzük, yönetmelik ve diğer idari düzenlemelerin objektif bir şekilde uygulanmasının takipçisi olmuş ve caydırıcılığı sayesinde her aşamada idari keyfiliğin önlenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Maliye müfettişlerinin titiz, araştırmacı, yenilikçi, tarafsız ve hukukun üstünlüğünü daima ön planda tutan çalışmaları sonucunda, faaliyete geçtiği günden beri günümüze dek kurulan benzeri kuruluşlara öncelik ve örneklik teşkil etmiştir.
Maliye Teftiş Kurulu'nun kuruluşunda Fransa Maliye Teftiş Kurulu örnek alınmıştır. Kurulun başına Fransız orijinli 3 başkan atanmış ve yeni işe alınan Maliye müfettiş yardımcıları staj için Fransa'ya gönderilmiştir.
II- Maliye Teftiş Kurulu'nun fonksiyonu
Fransa'da maliye teftiş kuruluna 'devlet fidanlığı' "Pepiniere d'Etat" denilmektedir. Gerçekten de Fransa'da çok sayıda önemli bürokrat ve devlet adamı Maliye müfettişi kökenlidir. Türkiye'de de Maliye Teftiş Kurulu başbakan, bakan, milletvekili, müsteşar, büyükelçi gibi çok sayıda devlet adamı yetiştirmiş, adeta bürokrasinin okulu olmuştur.
Tarihi kuruluşlar geleceği inşa etmekle görevli başta devlet adamlarına olmak üzere toplumların birer güç kaynağı, mazilerinin en güzel sembolleri ve tarihi miraslarıdır. Köklü bir millet olmanın en değerli canlı kanıtlarıdır. Batılılar'ın antik belediye, senato, danıştay, sayıştay, adliye, kilise, tiyatro, opera ve bakanlıklar gibi binalarını nasıl göğüslerini kabartarak gösterdiklerini, bu binaları özel kuruma altına aldıklarını bu ülkeleri gezenler gayet iyi bilirler. Tarih yaşanmış ve istenildiği anda yaratılamayan, değiştirilmeyen ve satın alınamayan bir olgudur. Öğrenmek ve değerini bilmek en temel görevlerimizdendir.
III- Yapılmak istenen düzenleme, nedenleri ve sonuçları
Bu sene 129. kuruluş yıldönümü kutlayan Maliye Teftiş Kurulu ne hazindir ki, kapatılma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Halen TBMM'de bulunan ve Maliye Bakanlığı ile Gelir İdaresi Başkanlığı'nın teşkilat ve görev yapılarını değiştiren tasarıya göre, Maliye Teftiş Kurulu, Hesap Uzmanları Kurulu ile Gelirler Kontrolörleri Dairesi Başkanlığı doğrudan doğruya Maliye Bakanı'na bağlı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı çatısı altında birleştirilmek suretiyle kaldırılacaklardır. Gerekçe olarak bu üç birim arasında koordinasyonun sağlanılmadığı ve ayni işin bazen defalarca farklı kuruluşlar tarafından denetlendiği ileri sürülmektedir.
Bu iddialar ilk bakışta insana mantıklı gelebilir. Ayni işi niye birden fazla kuruluş yapsın, bunları birleştirelim, olsun bitsin denilebilir. Ama uygulamaya bakıldığında bu gerekçelerin hiç de geçerli olmadığı ve bu birimler arasında görülen sorunların aynı birim içinde çıkan sorunlardan dahi fazla olmadığı görülür. Şöyle ki;
1. Öncelikle mevcut birimler arasında hiçbir koordinasyonun bulunmadığı ve tamamen kopuk çalıştıklarını ileri sürmek yasal açıdan da mümkün değildir. Dönemsel ve yıllık çalışma ile turne programları hazırlanırken bir araya gelinerek iş bölümü yapılmakta ve uygulama bu şekilde yıllardır pürüzsüz bir şekilde sürdürülmektedir. Sonuçta tüm denetimlerin amacı kamu yararıdır. Denetim elemanları da bu konuda pürüz çıkarmayacak kadar olgundular
2. Türkiye'de halen mükelleflerin ancak yüzde 3'ü denetlenebilmektedir. Dolayısıyla her birim ve kişi için incelenecek çok sayıda mükellef bulunmaktadır. Çok istisnai haller saklı olmak üzere, bir vergi inceleme elemanı tarafından incelenen bir mükellefi başka bir denetim elemanı incelemeğe kalkışmamaktadır. Buna gerek de yoktur.
3. Ayni mükellefin, birimin veya konunun farklı inceleme elemanları tarafından denetlendiği görüşü de isabetli değildir. Ayni konunun farklı inceleme elemanı tarafından incelenmesi, ancak birkaç yılda bir defa olacak bir hadisedir. Mutlaka böyle bir durum zaman içerisinde ortaya çıkan yeni deliller karşısında bakanın ve kurul başkanlarının bilgisi altında zorunlu olarak yapılmaktadır.
Hiçbir yararı olmayan söz konusu tasarının yasalaşması halinde ise tamiri imkansız sakıncalar görülecektir:
1. Toplumlar gibi, kurumların kültürleri de zaman içerisinde oluşur. 129 yıllık Maliye Teftiş Kurulu'nda oluşan bilgi birikimi, ruhu başka bir kuruma taşımak ve yaşatmak mümkün değildir. Bu değerler yok olup gidecektir. Kaldı ki, Maliye Teftiş Kurulu'nun görevi vergi incelemesinden de ibaret değildir. Asıl görevi bakan için yapılması zorunlu olan teftiş, soruşturma ve incelemeleri yapmaktır. Taşranın ve uygulamaların görüntülerini merkezi idareye yansıtmaktır.
Vergi incelemesi konusu ise Maliye Teftiş Kurulu'nun görevlerinden sadece bir tanesidir.
Maliye Teftiş Kurulu tarafından vergi incelemelerine hız ve etkinlik kazandırılması gereken dönemlerde ve kapsamlı konularda yapılacak incelemelerde takviye bir güç olarak katkıda bulunmak veya kamunun yaptığı alım satım işlerinde veya karapara aklama soruşturmaların gerektirdiği hallerde vergi incelemesi yapılmaktadır.
Diğer taraftan, bugünlerde tüm bakanlıkların teftiş kurullarının kaldırılarak bunların yerine denetim kurullarının kurulacağı söylentileri kamuoyunda tartışılmaktadır. Maliye Teftiş Kurulu gibi bir tarih çınarın böyle bir yasal düzenlemenin dışında tutulması gerekir.
Son yıllarda gerçekleştirilen bakanlık birleştirme ve bölünmelerinin yararlı olmadığı ortadadır. Türkiye'de bulunmayan başka ülkelerdeki kurumlar alınabilir. Ama mevcut birimlerin isimlerini değiştirmek, fonksiyonlarını azaltmakla yolsuzluklarla mücadelede mesafe alınması çok zor olacaktır.
2. Yukarda da değinildiği gibi tasarı ile 63 yıllık Hesap Uzmanları Kurulu ile Gelirler Kontrolörleri birimlerinin de kapatılması öngörülmektedir. Hesap uzmanlığı yarım asrı aşkın mazisinde, kamuda ve özel sektörde modern muhasebe ve vergi uygulamalarında önemli rol oynamışlardır. Bu hizmetleri görmemezlikten görmek mümkün değildir. Ayni şekilde gelirler kontrolörleri ve vergi denetmenleri de vergi inceleme ile taşra teşkilatının denetim işlerini başarı ile sürdürmektedirler.
IV- Sonuç ve öneriler
Maliye Teftiş Kurulu ile diğer vergi denetim birimlerini birleştirmenin faydalı sonuçlar doğuracağına inanmak mümkün değildir. Eğer Maliye Teftiş Kurulu'nun kapatılması gerekli olsaydı, en önce Maliye müfettişlerinin kendileri dahi şimdiye kadar bunu söyleyecek kadar asil ve yurtsever bir toplumdur.
Peki kurullar kapatılmamalıdır ama vergi uygulamalarının etkinliğini artırmak, kayıtdışı ekonomi ile mücadele ederek vergi adaletini sağlamak için yapılması gereken hiç mi bir şey yoktur sorusuna, cevabım "evet "olacaktır.
Bu bağlamda yapılacak işleri şöylece sıralamak mümkün.
1. Vergi denetim birimlerindeki personel sayısının artırılması gerekir. Zira alınan kişiler kısa sürede en faydalı olacak dönemlerde ayrılmaktadırlar. Bu durumu önlemek için vergi denetim elemanlarının ücret ve emeklilik hakları iyileştirilmelidir. Bu birimlere giren seçkin insanlar buraları geçici limanlar değil, çalışma hayatların sonuna kadar kalacakları yerler olarak görmelidir. Ayrılmak amaç değil, istisnai olmalıdır.
2. Kurulların içerisinde başkana bağlı kadrolu birimler oluşturulmalıdır. Grup başkanlıkları, konulara ilişkin başkanlıklar gibi.
3. Kişiler eskiden olduğu bağımsız ve özgürce çalışmalıdır, ancak belirli kıdemin üstündeki denetim elemanlarına bağlı çalışma gurupları yaygınlaştırılmalı ve kurumsalaştırılmalıdır.
Vergi denetim birimlerinde çalışan kişilere verilecek moral ve motivasyonla Türkiye'de denetimin etkinliğinin giderek artacağına kuşkusuzdur.
(1) Erol Ahmet, "Maliye Teftiş Kurulu Kapatılmamalıdır", Yaklaşım Dergisi sayı 186, Haziran 2008.
Tüm anılar ve söyleşilere geri dön